Biorezonans yöntemi 1960 yıllarında Alman bir araştırmacı olan Dr. Franz Morell ve damadı elektrik mühendisi Dr. Eric Rasche tarafından keşfedilen bir tedavi yöntemidir. Uzun yıllardır başta Almanya, Çin, Rusya olmak üzere birçok ülkede kullanılan tamamlayıcı tıp modaliteleri içinde bulunan bir teşhis ve tedavi yöntemidir. Çalışma prensibi ve mantığı kuantum fiziği kuramlarından almaktadır. Her hücreden veya her dokudan yayılan frekans ve dalganın cihaz tarafından tespit edilip modifiye edilmesi, sağlıklı biofrekansların güçlendirilip hastalıklı frekansların nötrleştirilmesi ile etki etmektedir. Canlı cansız her maddenin bir frekansı ve manyetik alanı mevcuttur. Bu maddeden alınan bilginin tersi veya ayna görüntüsü tekrar vücuda verilerek o bilgi tamamen silinebilir.
Şekil üzerinden anlatmak istersek; örneğin sigaradan yayılan frekans ve manyetik alan bilgisi üstte ki dalga olsun. Cihazla altta ki invers edilmiş (all invers –Aİ) bilgiyi tekrar hastaya gönderdiğinizde sigara bilgisini nötrleştirirsiniz. Bu sayede hasta da ki nikotin bilgisini silmiş olursunuz. Hayatımızın her alanında bu rezonans prensibini kullanmaktayız. Tıpkı bir radyo frekansının aslında her ortamda var olduğu ve sadece radyo cihazının o frekans ayarlandığında sesin duyulur hale gelmesi gibi. Mercedes motorlarının veya helikopter pilotunun kulaklığının sessiz çalışması da rezonans prensibine dayanır. Burada yüksek sesin frekansının ayna görüntüsü (180 derece faz kaydırma veya invers etme) motora veya sesin kaynağına geri verilerek nötrleşmesine veya silinmesine şahit oluruz.
Milyonlarca telefon arasından doğru numaraları girerek başka birinin cep telefonuna yüksek veri transferi yapmamız gibi. TV’lerin çalışma mekanizması ve hatta köprülerde ki rezonans sistemi gibi hepsi aynı prensiplerle çalışır. Trilyonlarca bilgisayar, TV, ve cep telefonu arasında sonsuz büyüklükte ki trilyonlarca GB veri anlık olarak aktarılır. Işığın hızı saniyede 300.000 km dir. Işığın hızı bilginin ve enerjinin taşınma hızıdır. Radyo dalgaları 106 Hz büyüklüğünde ki çapları kilometrelerce uzayabilen dalgalardır. Bir radyo dalgası ile 1011 bitlik veri anında aktarılır. Kâinatın her alanında elektromanyetik dalgalar vasıtası ile bilgi taşınmaktadır. İşte biyolojik sistemlerden yayılan bu bilginin tespit edilip revize edilmesini de biorezonans cihazı ile sağlarsınız. Kuantum fiziğinde, atom altı parçacıklarıyla yapılan ve günümüzde ‘’gerçeği’’ tekrar sorgulatan madde enerji geçişi veya madde / dalga (frekans) geçişi deneyleri biorezonans terapisinin anlaşılması güç ama çok etkili prensiplerinin ispatı için araştırmak isteyenlerin bakacakları konulardır.
Uzay zaman boyutunda maddenin soğrulmuş enerji olduğu Albert Einstein’ in ünlü E=mc2 formülünün bir diğer anlatımıdır. Madde atomlardan oluşur ve atomlarda elektromanyetik dalgalardan oluşur. Kuantumun bizlere ispat ettiği birçok tespit enerji tıbbı uygulamalarının temelini oluşturur. Biorezonans yönteminde yan etki görülmez. Çok düşük manyetik alan bilgisi kullanılır. Örneğin radyo dalgaları 106 Hz, görünür ışık 1014 Hz özelliğe sahip dalgalardır. Derin uyku dalgaları 3- 4 Hz civarıdır. Biorezonans cihazında 0,02 Hz ile 1000K Hz dalga bilgilerini kullanırsınız. Yani telefon veya radyo da kullanılan dalgaların milyonda ve milyarda biri ölçüsündedir. Bununla birlikte kullanılan frekans hastaya uyumsuz olan maddenin ayna görüntüsüdür. Doğal olarak da zarar veren bir maddenin frekans bilgisi sıfırlanır. Doğal olarak yan etki beklenmez.
Biorezonans tedavisi akupunktur, çakra, meridyen sistemi ve homeopatiye dayanır. Bu kadim bilgilerin teknoloji ile buluşmasıdır. Biorezonans bütünsel tıp terapi konseptinde çok önemli yere sahip, geniş kullanımı olan bir tedavi modalitesidir. Alerjik hastalıklar yanı sıra birçok hastalıkta detaylı kullanım alanına sahiptir. Alerji konusunda bu yeni heyecan uyandıran cihazın test ve terapi konusunda elimizi çok güçlendirmesi, biorezonans metodunun günümüzde tıptaki en büyük buluşlarından biri olmasını sağladı. Son on yılda yapılan ve yeni yeni bilimsel makaleler şeklinde yayınlanan bu teşhis ve tedavi yöntemi alerji konusunda başarıyı klasik tıptan bir hayli öteye taşımış durumda göze çarpmaktadır.