Fonksiyonel Tıp - Biorezonans Temelli
Beslenme Protokolümüz!!!
Sağlıklı bir yolculuğa çıktığın ve bu cesareti gösterdiğin için seni tebrik ederim.
Kronik Hastalıklarda beslenmenin önemini farketmek ciddi bir dönemeç ve sıçramadır.
Bu kılavuz seni daha sağlıklı daha ferah daha özgür ve daha özgüvenli hissettirecek, söz veriyorum.
Burada adım adım neler yapman gerektiğini sana anlatacağım, bu kılavuz kliniğimizin kronik hastalıklardaki beslenme yaklaşımıdır. Burada yazılanların elbette istisnaları vardır ve kişiye uyarlanmalıdır. Detaylar yüz yüze görüşmelerimizde netleştirilir ancak burada yazılanları okumanız ve uygulamanız sizin sorumluluğunuz seçiminiz ve ödevinizdir.
Öncelikle Biorezonans ve Fonksiyonel tıp yaklaşımları farklıdır ancak biz burada bir sentezden bahsedeceğiz. Biyokimyanın ve fizyolojinin yani temel bilimlerin üzerine tecrübeyi yerleştireceğiz. Beslenme aslında vücudunuzun yeniden ve yeniden yapımı demektir. Vücudun hücresel düzeyde nasıl çalıştığını ve bunu günlük pratiğe nasıl hızla uyarlayacağımızı bilmeniz gerekir. Tüm bunları hiç uzatmadan özetin özeti şeklinde sizlere aktaracağım.
Öncelikle Hastalık nedir neden hasta oluruz buna bakalım!
Genetik, Çevre, Kader Planı, Beslenme ve Hücre fizyolojisi çerçevesinde hastalığa bir bakalım. Hastalık tüm bunların ortak sonucudur. Morfoepigenetiktir, Biyopsikososyospirütüeldir. Tüm bunları dikkatine alan BÜTÜNCÜL yaklaşımı hakeden hastalıktan şifaya giden yol; komplekstir karmaşıktır ve profesyonel yaklaşımı hak eder.
Hastalık bazen organik bir nedenden (bakteri, virüs, mantar) bazen inorganik (kurşun, peptisid, ilaç) kaynaklı olabileceği gibi endojen (hormonal v.d) veya eksojen (dış kaynaklı) olabilir. Sağlıklı düzlemde gitmeyen hücresel süreç hastalıktır. Akut hastalıkların çözümleri nispeten daha belirgin, bilinen ve başarılıyken, kronik hastalıklar o denli sisli, başarız ve zordur. Birçok nedenden oluşan kronik hastalıklar birçok alanda değerlendirilmelidir. Hastalık sağlıklı frekansın işleyişin ve akışın fiziksel ve zihinsel bir aşamada aksamadır. Kronik enflamasyon iltihap veya yangı tüm hastalıklarda ortak süreçtir. Yangı ve iltihap bizim kronik hastalık derken çoğunlukla kast ettiğimiz şeydir. Peki enflamasyon neden oluşur?
1- Beslenme Yanlışlıkları: Yangıya neden olan gıdalar - Ne kadar uzun süre durdursan o kadar iyidir: Basit Şeker (Glukoz) , Sanayi tipi mısır şurubu, suni tatlandırıcılar. Glüten, kazein, soya gibi gıda alerjenleri, hassasiyet yaratacak gıdalar. İşlenmiş gıdalar ve gıda katkı maddeleri. Rafine karbonhidratlar, rafine yağlar, trans yağlar ve yüksek Omega-6 yağ asidi içeren beslenme.
2- Cevresel toksinler: Kimyasallar; Zirai ilaçlar, pestisitler, kimyasal gübreler, plastikler gibi tüm çevresel toksikler. Civa, kursun, alüminyum, arsenik, kadmiyum gibi ağır metaller. Sigara, alkol, uyuşturucular. İlaçlar. Kozmetikler.
3- Kronik gizli enfeksiyonlar: Bakteriler (Borrelia, streptokoklar, vb.) Virüsler (EBV, HPV, Parvovirüs, Koronavirüs gibi) Parazitler, Mantarlar ve Küfler, Gıda zehirlenmeleri toksinleri, Diş eti enfeksiyonları.
4- Kan sekeri dengesizlikler: Hiperglisemi (Yüksek kan sekeri) Hiperinsülinemi (Yüksek kan insülini) Obezite - Metabolik Sendrom
5- Mide bağırsak fonksiyonlarındaki bozukluklar: Yetersiz sindirim, Bağırsak disbiyozisi - Bağırsak mikroplarındaki dengesizlik, Artmış, bağırsak geçirgenliği (geçirgen bağırsak), SiBO, İrritable Barsak
6- Kronik stres, duygusal travmalar, Bilinçaltı Kodları, Kader planı, Ruhsal Tekamül, Farkındalık
7- Mikro besin dengesizlikleri (düşük vitamin D, yüksek demir, bozuk çinko bakır oranı, yetersiz B 12 ve D vitamini gibi elzem vitamin mineral dengesizlikleri.
8- Hareketsiz yasam, egzersiz yapmamak veya asırı yogunlukta ve sıklıkta egzersiz yapmak
9- Hormonal bozukluklar
10 - Uyku düzeninin iyi olmaması ve sirkadiyen ritim bozuklukları
11- Metilasyon anormallikleri (MTHFR mutasyonu/ homosistein yüksekligi)
12- Fiziksel travmalar
Tüm bunlardan uzak kalan bir insan yoktur ve olmayacaktır. 50 trilyonluk bir topluluk olduğumuzu düşündüğümüzde ve her hücrenin saniyede 10 bin işlem ve network kurduğunu birleştirdiğimizde nerdeyse bir galaksi karşımıza çıkar. Hücrenin karmaşıklığı ve hastalık nedenlerinin çokluğunu birleştirdiğimizde bu işin ne kadar emek özveri ve profesyonellik istediğini farkedersiniz.
Haberciler vücudumuzun işleyişinde çok değerlidir.
Sinir sistemi nörotransmitterler aracılığıyla, bağışıklık sistemi sitokinler, endokrin sistemi hormonlar, enerji bedenimiz meridyenlerden akan enerjiyle haberleşir. Haberleşme ve lojistik sağlıklı olmak için en önemli başlıklardan biridir.
Sitokinler gereğinden fazla uyarıldığında aşırı bağışıklık yanıtı oluşur ve inflamasyon ilerler. Serbest radikal (eşlenmemiş elektron) yükü artar ve doku hasarı gelişir bu duruma da oksidatif stres denir. Haraplanma, hasarlanma, yaşlanma ve işlev kaybı görülür.
Kronik hastalıkların KÖK nedenlerini buraya kadar aktarmış bulunuyoruz. Kök nedenlerin tespit edilip tedavi edildiği bir yaklaşım için aktarmaya devem edelim.
Kliniğize geldiğinizde sizden genel kan testleri ve hastalığınıza özgü bireysel kan testleri isteriz.
Genel Kan testlerinde nelere bakarız önce bunları inceleyelim. Kan testleri bize çok şey söylese de her şeyi söylemez. Birincisi dokuda olup biteni söylemez örnek vermek gerekirse Mg minerali çok büyük oranda hücrede bulunduğundan kan daki oranı çok düşüktür. Dolayısıyla kandan bakılan magnezyum değeri bize çok şey söylemeyecektir. Bununla birlikte kandaki değerin bize çok şey anlattığı testlerde vardır. Kronik inflmasyon tespiti için istenilecek kan testleri ve ideal istenilen aralıklar şunlardır;
1- CRP ve YüksekSensitive CRP 0-1 mg/L
2- 120 günlük kan şekeri ortalaması HbA1c%4,5-5,2
3- Açlık İnsülin 12 saat açlıktan sonra 1.0 - 5.0 IU/ml
4- Ferritin: enfeksiyon dışı dönemde 75-150 ng/ml
5- Kan Hemogram testinde bulunan RDW (Eritrosit dağılım bilgisi) %11,5-13
6- Homosistein : metilasyon ara ürünüdür. 6-8 mol /L
7- Eritrosit sedim hızı Sedimantasyon kadınlarda 20 mm/h erkeklerde 15 mm/h altında olmalıdır.
8- Laktat Dehidrogenaz LDH 140- 180 U/L
9- Karaciğer Fonksiyon testleri ALP 40-95 IU/ml. ALT 10 -20 IU/L AST 10-20 IU /L GGT kadında 9 erkekte 16 sın altında olması istenir
10-D3 Vitamini 60 - 80 ng/ml
11- Ürik Asit 5mg/dl
12- Apolipoprotin B 80-90 mg/dl altında olması istenir.
Enflamasyonun göstergeleri ve ideal kan değerlerimizi dolayısıyla hedeflerimizi biliyorsunuz artık. Diğer önemli kan testlerinde hedef aralıklar ne olmalı süreç içinde aktaracağım.
Sağlıklı Olmak için başlıklar halinde ne yapmalıyız nelere odaklanmalıyız madde madde değinelim!
Beslenme hataları düzeltilmeli
Kan şekeri ve insülin düzeltilmeli
Bozuk Omega-6: Omega-3 oranı iyileştirilmelidir.
Sindirim yetersizlikleri, mide asiti azlığı çözülmelidir.
Bağırsak geçirgenliği, gıda duyarlılığı ve disbiyosiz onarılmalıdır
Düsük D vitamini ve eksik diğer mikro besinler yerine konulmalıdır.
Mitokondriyal disfonksiyon giderilmeli ve enerji üretimi verimli hale getirilmelidir.
Metilasyon sorunları çözülmelidir.
Hormonal denge sağlanmalıdır.
Çevresel toksinler azaltılmalıdır.
Düsük glutatyon seviyeleri artırılarak detoksifikasyon etkin hale getirilmelidir.
Uyku bozukluklan giderilmelidir.
Stres yönetimi ögrenilmelidir.
Yanlış nefes alma düzeltilmelidir.
Hareketli bir yasam ve sürdürülebilir egzersiz. programı belirlenmelidir.
Kişinin ruhsal zihinsel ve fiziksel bütünlüğü sağlanmalıdır
Yaşam amacı kader planı farkındalığı kazandırılmalıdır
Fonksiyonel Tıp Yaklaşımını hangi hastalıklarda kullanacağız;
1-Otoimmun Hastalıklar
2- Kilo -Obezite Sorunları
3- Kanser ve tümörler
4-Tiroid Hast, Diyabetes Mellitus, Pankreas hastalıkları, Hipertansiyon
5- İnflamatuar hastalıklar, Çölyak - Gluten enteropatisi, İrritable barsak sendromu
6- Myastinea Gravis, Multiple Skleroz gibi Nörodejenaratif hastalıklar
7- Psikoz, Anksiyete, Borderline bozukluk, Depresyon gibi Psikiyatrik hastalıklar
8- Egzama, Ürtiker, Alerjik rinit, Dermatit ve Astım.
Tüm tedaviler boyunca kullanacağımız Takviyeler, Vitaminler, IV Terapiler ve daha fazlası için lütfen Vitamin - Takviyeler bölümüne göz atın. Vitaminler - Takviyeler için Tıklayın!
İnsülin Direnci - Glukozun AZI - ÇOĞU meselesi. Diyabet Hastalığı
Hücreler için glukoz temel yakıt molekülüdür. Kalp kası sadece yağı enerji olarak kullanılır diğer tüm hücreler için glukoz temel enerji kaynağıdır. Glikoliz yoluyla şeker yüksek enerjili fosfat bağı olan ATP ye dönüştürülür. ATP depolanamaz. Sürekli şeker tüketimi bir süre sonra İnsülin artışına ve ATP sentezinin durmasına neden olur. İnsülin anabolik yani yapım saklama depolama hormonudur. Beynimiz tüm enerjisini glukozdan almak zorundadır. Vücut kan şekerini 60 üzerinde tutmayı sağlayacak birçok mekanizmaya sahiptir. Ancak glukozu korumak demek, basit karbonhidratlı bol şekerli besleme demek değildir. Diğer tüm organik bileşiklerden vücut glukoz üretme yeteneğine sahiptir. Sağlıklı işleyen bir hücre fizyolojisi glukoz oranını muhafaza ve idame etmek üzerine programlıdır.
Kan şekerini artıracak bir yemek veya tatlı sonrası insülin artışı ve dokulara glukoz girişi olur. Sürekli şeker türevleri yenilirse sürekli insülin salgısı artar dolayısıyla hücrelerde insüline karşı bir duyarsızlık yani direnç - İnsülin Direnci gelişir. Kanda glukoz yüksektir hücrelerin direnci nedeniyle insüline duyarsızdır dolayısıyla pankreas insülini artırdıkça arttırır ve tabiki nihayetinde yorulur ve iflas eder. Kişi insülin salgılayamaz ve insülin iğnesi kullanmak zorunda kalır.
Kan şekeri ya enerjiye, ya kas glikojen deposuna (ki kapasitesi düşüktür) ya da yağ dokusuna çevrilmek zorundadır. Bu da eşittir Obezite.
Ayrıca insülin direnci nedeniyle hücrelerde glukoz yakıtı girişi olmaz ve kişi üstüne üstlük açlık hissederek daha çok yemek yer. İnsülin direnci gelişmişse kişide birçok şikayet oluşmaya başlamıştır.
İnsülin Direncinizi Nasıl Ölçeceksiniz?
HOMO- IR testini kullanıyoruz. 10 saatlik açlık sonrası bakılan kan şekeri ile insülin düzeyi çarpılarak 405’e bölünmesi ile bu değer sonuçlanır. 2,5 üzeri değerler insülin direncini 1,9 ise alarmın başladığı değerdir. Yine bu açlık süresi sonunda bakılan insülin değerinin 5uU/ml den düşük olması beklenir.
Tokluk Kan şekeri, 2.saat deki kan şekeri düzeyinin 100 - 140 arasında olması istenir. Tokluk kan şekerinin yüksekliği diyabet tanısı için anlamlıdır. 140 üzerindeki değerlere dikkat edilmelidir. Tokluk 2. Saatte şeker ölçümünde kan şekerimiz yine çok düşükse vücut metobalizmayı yavaşlatıp depolama ve saklama moduna girer. Bu açıdan yüksek kalorili çabuk emilen gıdalar yerine düşük glisemik endeksli daha yavaş kana salınan gıdalar tercih etmek bu sorunu çözecektir.
Kandaki kırmızı kan hücrelerinde oksijen taşımaktan sorumlu hemoglobin proteini 3 aylık süre içinde şekere maruz kalır. Ortalama şeker yüzde oranı bizim diyabet tanısını koymamız için değerlidir. HbA1C 6 nın üzerinde ise şeker hastalığı, 5,5-6 ise gizli şeker tanısı konur.
İnsülin direnci ne kadar yüksekse hücre zarı o oranda hasarlanmış, okside olmuş ve serbest radikal hasarına maruz kalmıştır. Dolayısıyla bu hücre zarı reseptörü sadece insüline değil, östrojene, kortizole, serotonine, magnezyum gibi minerallere ve nörotransmiterlere cevabı azalır. Bu süreçte birçok hastalık oluşur.
KRONİK İNFLAMASYONU DOLAYISYLA İNSÜLİN DİRENCİNİ DÜZELTMEK İÇİN NE YAPMALIYIZ?
1- Hiç kuşkusuz yüksek glisemik endeksli beslenmeyi durdurmalıyız. Glisemik Endeks Bölümü için Tıklayın
2- İşlenmiş ve rafine ürünleri terk edin.
3- Kişinin diğer hastalıklarına bağlı olarak; Akdeniz diyeti, Ketojenik diyet, antiinflamatuar beslenme, GAPS diyeti uygulanabilir.
4- Açlık insülin, açlık kan şekeri değeriniz, tokluk 2.saat kan şekeri değerinizi ve HbA1c değerinizi yakından takip ediniz.
5- Rafine yağlar yerine Omega 3 desteklerini ve soğuk sıkım zeytinyağı kullanın.
6- Duygusal yemek alışkanlığınızın çözümü için hekiminize başvurun
7-Akşam yemeği erken yenilmeli gece sık atıştırmalar yapılmamalı. Oruç alışkanlığı edinin.
8- Tabi ki egzersiz ve kilo verme uygulamalarını araştırın ve uygulayın, Kilo başına 30cc su için.
9- Mg, D vitamini ve B grubu vitaminlerinizi ölçtürün.
10- Lifli beslenme tokluk süresini uzatarak insülin direncini azaltacaktır.
11- Fonksiyonel bakışın temel bileşenlerini uygula.
12- İntermittan Fasting Aralıklı Oruç uygulayın. Aralıklı oruç ve kalori kısıtlaması SIRT ve AMPK gibi yolakları aktive eder.Bu yolaklar antioksidan sistemi ve mitokondri yenilenmesini sağlar.
13- Metformin doktor kontrolü ile başlanabilir. Beraberinde eksikliklere neden olacağı için B1 ve B12 takviyesi alınmalıdır. Histamin intoleransı olanlarda DAO etksini azaltacağı için dikkatli olunmalıdır.
14- Alfa Lipoik Asit, Asetil Sİstein, Berberin, Krom, Resveratrol, Magnezyum, Koenzim Q10 kullanılabilir. Detaylar için Vitaminler - Takviyeler için Tıklayın!
Sağlıklı bir bedenin sağlıklı bir sindirim sistemine sahip olması gereklidir. Sindirim sadece gıdaların parçalanıp emilmesinden ibaret olmayıp bedenin yapı taşlarının oluşmasını sağlayan sistemdir. Bağışıklığın ve psikolojin en önemli belirleyicilerindendir. Şimdi bu bölümde Mide -Bağırsak sistemine fonksiyonel açıdan bakacağız. Mide Bağırsak Sindirim Sistemi için Tıklayınız.