Madde Bağımlılığı Yazı Dizisi -1 Sorun Ne Kadar Büyük?

post image

Madde Bağımlılığı Yazı Dizisi -1 Sorun Ne Kadar Büyük?

 

Madde Bağımlılığı: Nedenleri ve Epidemiyoloji

    Madde bağımlılığı, yalnızca bireysel irade eksikliği veya ahlaki yetersizlikle açıklanamaz. Beyin sinir bilim araştırmaları, bağımlılığın ilerleyici, kronik ve tekrarlayan bir bozukluk olduğunu ortaya koymaktadır. Bu nedenle, madde bağımlılığı yalnızca bireysel değil, aynı zamanda biyolojik, çevresel ve genetik faktörlerin bir araya gelmesiyle ortaya çıkan karmaşık bir sağlık sorunudur.

Madde Bağımlılığının Toplumsal Algısı ve Gerçekler

    Nikotin, alkol, esrar, kokain, metamfetamin ve eroin gibi bağımlılık yapan maddeler, toplum tarafından genellikle karakter zayıflığı ya da ahlaki eksiklik olarak damgalanmıştır. Ancak bilimsel veriler, bağımlılığın nörobiyolojik süreçler ile ilişkili olduğunu ve tedavi edilmesi gereken bir hastalık olduğunu göstermektedir.

2019 yılı verilerine göre madde kullanımına bağlı tahmini ölüm oranları şu şekildedir:

• Sigara kullanımına bağlı ölümler: 7,7 milyon kişi

• Alkol kullanımına bağlı ölümler: 2,4 milyon kişi

• Uyuşturucu madde kullanımına bağlı ölümler: 550.700 kişi

   Toplumun, madde kullanım bozukluğu olan bireylere yönelik olumsuz tutumları, bu kişilerin damgalanmasına, sağlık hizmetlerine erişimlerinin kısıtlanmasına ve tedavi süreçlerinin zorlaşmasına neden olmaktadır. Bu dışlayıcı yaklaşımlar, bireylerin madde bağımlılığı döngüsünden çıkmasını zorlaştırarak sorunun daha da derinleşmesine yol açmaktadır.

Madde Kullanımı ve Risk Faktörleri

    Bağımlılık süreci genellikle erken evrelerde, yani “ön-bağımlılık” döneminde başlar. Bu dönemde henüz kişinin madde üzerindeki kontrolü tam anlamıyla kaybolmamıştır ve erken müdahale büyük önem taşır.

Madde kullanım bozukluğuna yatkınlığı artıran faktörler şunlardır:

Genetik yatkınlık: Ailede bağımlılık öyküsü olan bireylerde risk daha yüksektir.

Olumsuz çocukluk deneyimleri: Travmatik olaylara maruz kalan bireylerde madde kullanım riski artar.

Maddeyle ilk temasın gerçekleştiği yaş: Erken yaşta madde kullanımına başlayan bireylerin bağımlı olma ihtimali daha yüksektir.

Kişilik özellikleri: Dürtüsellik, risk alma eğilimi ve düşük öz-kontrol bağımlılık riskini artırabilir.

Eşlik eden psikiyatrik bozukluklar: Depresyon, anksiyete, dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu (DEHB) gibi psikiyatrik durumlar, madde kullanım bozukluğu riskini yükseltebilir.

Madde Kullanımı ve Küresel Veriler

Dünyada en yaygın kullanılan bağımlılık yapıcı maddeler şunlardır:

Alkol: 2,3 milyar insan tarafından tüketilmektedir.

Tütün: 1,1 milyar kişi tarafından düzenli olarak kullanılmaktadır.

Uyuşturucu maddeler: 275 milyon kişi tarafından tüketilmektedir.

Esrar: 200 milyon kullanıcıyla en yaygın yasa dışı madde konumundadır.

Opioidler: Bağımlılık yapıcı maddeler arasında en fazla ölüme yol açan gruptur.

Madde kullanım bozuklukları, biyolojik, psikolojik ve sosyal faktörlerin kesişim noktasında gelişen kompleks bir sağlık sorunudur. Erken tanı, önleyici stratejiler ve etkili tedavi yöntemleriyle bağımlılıkla mücadele etmek mümkündür. Toplumun bilinçlenmesi ve damgalayıcı tutumlardan uzaklaşması, bağımlılıkla mücadelede atılacak en önemli adımlardan biridir.

Diğer Bölümde bağımlılığı nörobiyolojisine ve beyinde ki bağlantılara bakacağız...

Kaynak:  https://pmc.ncbi.nlm.nih.gov/articles/PMC10168177/


WHATSAPP